Bir gece bir genç kör kütük sarhoş olur.
Yola koyulur.

Hz. Mevlana'nın hayır duasını almak için.

Geceymiş geç saatmiş dinlemez.
Evin kapısına gelir ve kapıyı çalar.
Hz. Mevlana'nın talebeleri kapıyı açarlar.
Gence ne istediğini sorarlar.

Genç:

"Mevlana'nın hayır duasını almak için geldim" der.

Talebeleri:

"Şuanda hocamız istirahat halinde ve saat çok geç.
Daha sonra gel” derler.

Genç ısrar eder ve illa onun hayır duasını şimdi alacam gitmem der.

İnat eder ve gitmez.

Hz. Mevlana gürültüleri duyar ve uyanır.

Gelir kapıya ve "Ne oluyor, nedir bu gürültü" der.

Talebeleri cevap verir:

"Efendim sizin hayır duanızı almak için gelmiş bu sarhoş bizde istirahatte olduğunuzu ve daha sonra gelmesini söyledik" derler.

Mevlana şu cevabı verir talebelerine:

O gecenin bu vaktinde bizim yolumuzu bulmuş gelmişken, hem de kör kütük sarhoşken, siz hangi ayık kafayla onu geri göndermek istersiniz ! . .

Mevlana gibi bu topraklarda Anadolu irfanı ile yetişmiş feraset sahibi büyükleri, toplumda kilometre taşı, sembol olmuşlardır. Anadolu irfanı geleneği, olaylara ve dünyaya geniş bir bakış açısıyla yaklaşır. Bu geleneğin temelinde insan sevgisi, hoşgörü, adalet ve eşitlik gibi toplumun her kesimince kabul görmüş değerler yer alır. Anadolu irfanı, bu değerler doğrultusunda olaylara bakar ve yorumlar yapar. Bir doktorun hastası ile diyaloğu gibi, kesinlikle gelen hastaya kendine niye iyi bakmadın hasta oldun diye söylemez.

Anadolu irfanı, olayları yalnızca dış yüzeylerine odaklanarak değil, aynı zamanda onların derin anlamlarını da anlamaya çalışır. Bu geleneğin öğretileri, her şeyin birbirine bağlı olduğunu ve her olayın bir anlamı olduğunu savunur. Bu nedenle, Anadolu irfanı olaylara, manevi değerler doğrultusunda bir anlam yüklemeye çalışır.

Anadolu irfanı, genellikle geleneksel olarak aktarılan bir bilgi ve kültür birikimidir. Anadolu'da uzun yıllardır var olan bu geleneğin öğrenimi, farklı yöntemlere dayanabilir.

Bir yöntem ise, Anadolu irfanı geleneğinin bilge ve düşünürlerinin eserlerini okumak ve incelemektir. Bu eserler genellikle şiir, hikaye, sohbet ve kıssadan hisse hikayeler şeklindedir. Mevlana Celaleddin Rumi, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Ahmed Yesevi, Şems-i Tebrizi, Niyazi Mısri , Salih Baba gibi Anadolu irfanının önde gelen isimlerinin eserleri, bu geleneği öğrenmek için önemli bir kaynak olabilir.

Sonuç olarak, Anadolu irfanı geleneği, olaylara insan merkezli, anlayışlı, sabırlı ve hoşgörülü bir bakış açısıyla yaklaşır. Bu geleneğin öğretileri, insanların birbirleriyle olan ilişkilerini geliştirmelerine, manevi değerleri korumalarına ve dünyada barış ve huzurun sağlanmasına katkı sağlar. Özet olarak ise Rasulullah Efendimiz “Müminin ferasetinden sakının!. Çünkü o Allah’ın nuruyla bakar.” buyurmuştur.