Ahilik, Anadolu'da Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde ortaya çıkan bir Türk-İslam teşiklatıdır. Toplum içinde milli/manevi değerler temelinde; işçiliği, ticareti, eğitimi ve sosyal uyumu teşvik etmeyi amaçlayan sosyo-ekonomik ve dini bir yaşam biçimi olarak karşımıza çıkar.

     "Ahilik" terimi, etik veya AHLAK anlamına gelen Arapça "ıhlāk" kelimesinden türetilmiştir. Ahilik dürüstlük, başkalarına saygı ve karşılıklı yardımlaşma gibi ilkelere dayanıyordu. Bu zamanda toplumun bir çok kesiminden duyduğumuz şikayetlerin temelinde yatan sebep, dürüstlük. Ahilik teşkilatı ile toplum kendi içerisinde otokontrol sağlamıştır. Zamanımızda ise gerek esnaf, gerek halk tarafından şikayet edilen bir çok konu ahilerin kendi özüne sahip çıkarak, inandığı değerlere bağlı kalması ile kökten çözülmüştür.  Müslümanlığın / Türk milletinin ananeleri gereği bir hayat düzeni oluşturulmuştur edebi, zirai, iktisadi, sosyal ve eğitim alanlarında gelişmelerde ahilik ilkeleri kural koyucu olmuş, büyük gelişmeler elde edilmiş, toplumda huzur sağlanmıştır. Toplumda her iş adalet ve kardeşlik hukuku ile görüldüğü zaman, herkes de hakkına doğal olarak razı olmuş olur,  bu durum ise itiraz ve şikayetlerin ortadan kalkmasını sağlamıştır.  Ahilik temelinde insan “Eşref –i Mahlûkat” olarak yaratılmışların en kıymetlisidir, “Hakka hizmet, halka hizmet” anlayışıyla incinmemek ve incitmemek felsefesini esas almıştır. İnsan karşısındakini bu değerler çerçevesinde görerek hareket ettiğini düşünürsek, muhatabımızı en kıymetlimiz gibi gördüğümüzde, ona karşı alış/verişimizde veya arkadaşlığımızda en küçük bir hatamız olmaz. Zaten Peygamber Efendimiz inde belirttiği gibi ALDATAN BİZDEN DEĞİLDİR.

     Ahilik teşkilatı, tüm insanları bir görerek, yani HER GÖRDÜĞÜNÜ HIZIR BİLEREK, insanı değerli görerek,  dayanışma ve kardeşlik temelinde kuvvetli bağlar oluşturmuştur. İnsanların ihtiyaçları ölçüsünde şimdiki çıraklık eğitiminin temeli atılmış, eğitimler verilmiştir. Kadınların iş hayatında yerlerini almaları için Bacıyan-ı Rum teşkilatı ile mesleki alanda eğitimler vererek, kadınların aileye katkı sağlamasını, toplum içerisinde görev almasını gerçekleştirmişlerdir. Tüm ahiler için yaşam felsefesi Peygamberimizin “hiç ölmeyecekmiş gibi bu dünya için, yarın ölecekmiş gibi ahiret için çalış” sözü ana prensipleri olmuştur, tembellik, miskinlik onların hayatında yer almamıştır. Günümüz toplumunda SOSYAL ADALET v.s. isimlerle adlandırılan paylaşma ruhu, karşımızdakini anlama, Kur’an-ı Kerim’de sıkça söz edilen isar (kendileri ihtiyaç duysalar bile başkalarını tercih etmek), uhuvvet (kardeşlik), infak (Allah yolunda harcama) kaidelerine riayetle, inançlarının gereğini yaparak,  yaşayarak göstermişlerdir. Yani onlar anlamış ve yaşamış başarıya ulaşmışlardır.

      Anlatmak istediğimiz ise; birey olarak herkesin toplum için yapabileceği bir şeyler mutlaka vardır. Bunun en temelinde AHLAK/ETİK DEĞERLER yer almaktadır. Yani esnaf ticaretini düzgün, müşterilerini yanıltmadan doğrusu ne ise onu söyleyerek, öğretmen kendi çocuğunu yetiştirir gibi özenle iyi insanlar yetiştirerek, temizlikçi verilen işini tam yaparak, siyasetçi, siyasetini ülkesi için yaparak, polis herkesin malını-canını kendine emanet bilerek, hakim/savcı ise şeriatın kestiği parmak acımaz misali karar ne olursa olsun HAKLIYA HAKKINI TESLİM ederek, fırıncı özenle işini yaparak, doktor her hastaya kendi yakını gibi şefkatle elinden gelenin en iyisini yaparak v.b. gibi tüm bireyler ne iş yaparsa en iyisini, en doğru olanı yaparak en doğru nizam kurulur.

      Dünyadaki en iyi nizam, insanların AHLAKLI-ADALETLİ olarak işlerini yaptığı, yaptıkları işlerin üzerine katkı sağlayarak, daha güzelini yapmak için çaba sarfederek yaptıkları yaşam biçimidir. Herkes kapısının önünü süpürürse şehir temiz olur. Mesele sistem değil, kimin yaptığı değil, bence herkesin görevini-işini AHLAK-ADALET üzerine özenerek yapmasıdır. İş ahlakı, usta/çırak ahlakı, eğitim ahlakı, siyasi ahlak, komşuluk ahlakı v.b. . Bizim olan değerleri unutmadan, unutturmadan yaşamaktır. Geçmişte atalarımız bu değerlere sarılarak dünya ve ahiret hayatlarını düzenlemişler, aleme nizam verilmişlerdir. Müslüman yaradılış gayesini incelemeli ve hiçbir işi sadece kendi menfaati için yapmamalıdır. Aklın yolu bir olması gereken ne ise o yapılmalıdır. Tüm ilişkilerimizde olması gereken hayata bakış ve yaşam felsefesini Peygamber Efendimiz özetlemiştir. Komşusu açken tok yatan bizden değildir, sözleri en güzeli peygamber sözü.

    Cihan devleti olmak için; İrade koyan herkes hesap verebilmeli, hesap sorabilmeli.

Ömer METE