Gündem

Soykırım suçuna iştirak edenin vatandaşlıktan çıkarılması

Teklifin içeriğinde, Türk - İsrail çifte vatandaşı olan kişilerin İsrail ordusuna katılarak savaş suçu işlediği ve bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılması, mal varlıklarına el konulmasını içeriyor

Aliekber METE/ ANKARA, (DHA)- TBMM Genel Kurulu'nda, HÜR - Dava Partisi'nin (HÜDA-PAR) 'Türk Ceza Kanunu, Türk Vatandaşlığı Kanunu ve Aile ve Gençlik Fonu Kurulması Hakkında' kanun teklifinin genel kurul gündemine alınması kabul edildi. Teklifin içeriğinde, Türk - İsrail çifte vatandaşı olan kişilerin İsrail ordusuna katılarak savaş suçu işlediği ve bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılması, mal varlıklarına el konulmasını içeriyor.

TBMM Genel Kurulu, 'Öğretmenlik Mesleği Kanunu Teklifini' görüşmek üzere Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder başkanlığında toplandı. Parti gruplarının Meclis Başkanlığı'na sunduğu araştırma önergelerinin ardından Hür - Dava Partisi'nin, 'Türk Ceza Kanunu, Türk Vatandaşlığı Kanunu ve Aile ve Gençlik Fonu Kurulması Hakkında' kanun teklifinin genel kurul gündemine alınması kabul edildi. Teklifin içeriğinde, Türk - İsrail çifte vatandaşı olan kişilerin İsrail ordusuna katılarak savaş suçu işlediği ve bu nedenle Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkarılması, mal varlıklarına el konulmasını içeriyor. Kanun teklifinin gerekçesini açıklamak üzere kürsüye çıkan Hür-Dava Partisi Genel Başkanı ve İstanbul Milletvekili Zekeriya Yapıcıoğlu, "Maalesef Türk vatandaşlığına sahip binlerce kişi de siyonist İsrail’in Gazze‘deki soykırım suçuna fiilen iştirak ediyor. Türkiye Cumhuriyeti pasaportu taşıyan en az 4 bin kişinin Gazze’ye giderek soykırım suçuna fiilen iştirak ettiği bilgisi basına yansıdı. Türkiye pasaportu taşıyan ve siyonist İsrail hedefleri için askerlik yapanların toplam sayısı ise bunun çok daha üzerinde. Gazze'de ve dünyanın herhangi bir yerinde kadınları, çocukları, bebekleri vahşice katleden bu suretle bütün insanlığa karşı suç işleyen soykırımcı katillerin daha sonra Türkiye’ye gelip hiçbir şey olmamış gibi hayatlarına devam etmeleri kabul edilemez. Bilindiği üzere Türkiye Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesini, 23 Mart 1950 tarih ve 5630 sayılı kanunla onaylamıştır ve bu sözleşmede taraf olmakla soykırımı önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt etmiştir. Bu sözleşmenin 5'nci maddesine göre; sözleşmeci devletler bu sözleşmenin hükümlerine etkinlik kazandırmak ve özellikle soykırımdan suçlu bulunan kimselere etkili cezalar verilmesini sağlamak için kendi anayasalarında öngörülen usulü uygun olarak gerekli mevzuatı çıkarmayı taahhüt eder" ifadelerini kullandı.

'SOYKIRIM SUÇUNA BULAŞANLAR TÜRKİYE CUMHURİYETİ VATANDAŞLIĞINDAN ÇIKARILSIN'

Yapıcıoğlu, soykırım suçunun Türk Ceza Kanunu'nun 76 ve 77'nci maddelerinde tanımlandığını belirterek, "Ancak bu suçlar yurt dışında bir yabancı tarafından, başka bir yabancıya karşı işlenmiş ise sadece Adalet Bakanlığı'nın talebi üzerine, Türkiye’de cezai tahkikata başlanabilmektedir. Uluslararası siyasi dengeler gözetilerek münhasıran Adalet Bakanına verilen soruşturma talep etme yetkisinin, TBMM'ye verilmesi, yargı makamlarının millet adına karar verdiği de düşünüldüğünde isabetli olacaktır. Bu anlamda soruşturma açılmasını talep etme yetkisinin salt yürütme eliyle değil, yasama organı eliyle de kullanılması, suçluların siyasi mülahazalarla yargılanmaktan kurtulması sonucunu engelleyebilecektir. Gerektiğinde savaş kararı alma, yurt dışına asker gönderme ve barış anlaşmalarını onaylama yetkisi olan Meclis’in, soykırım ile insanlığa karşı suçların önlenmesi ve cezalandırılması konusunda da soruşturma talep etme yetkisine sahip olması gerekir. Genel Kurul gündemine alınması oylarınıza sunulacak olan kanun teklifimiz, dünyanın neresinde olursa olsun hangi dine ve hangi millete mensup olursa olsun; soykırım suçunu işleyen katillerin suçu kime karşı işlediklerine de bakılmaksızın Türkiye’de yargılanıp cezalandırılmasını, çifte vatandaşlığı olanlara yapılan, 'Yurda dön' çağrısına rağmen 3 ay içinde dönmeyenlerin vatandaşlıklarının kaybettirilmesini ve bu nedenle vatandaşlıkları kaybettirilen kişilerin mal varlıklarına el konularak aile ve gençlik fonuna aktarılmasını öngörmektedir" diye konuştu.

'SAVCILIĞA 'SORUŞTURMA AÇ' DEME YETKİMİZ YOK'

Kanun teklifi ile ilgili söz alan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, "Son derece önemli ve hassas bir konuyu konuşuyoruz. Söz konusu haberi biz de gördük, geçen hafta gündeme gelmişti. Tabi burada 45 günlük bekleme süresini nasıl bekledi onu bilmiyorum. Çünkü geçen haftaki bir mesele bu. Elbette Gazze'de yapılan soykırıma varan insanlık dışı katliamı, 'İnsanım' diyen hiç kimse kabul edemez. Herkes buna en üst seviyeden karşı çıkar. Bu ülkenin insanları da, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da istisnasız buna karşı çıkacaktır, diye düşünüyorum. Ama önü arkası belli olmayan delillerin, desteklenmiş bir haber üzerinden gelip burada bir konuşma yapmayı da doğru bulmuyorum. Türkiye bir hukuk devleti, Türkiye’de İçişleri Bakanlığı var, Türkiye’yi AKP yönetiyor hatta sayın milletvekili o AKP sıralarında oturuyor. Meclis olarak savcılığa, 'Bir soruşturma aç deme' yetkimize ihtiyaç yok. Bizim görevlerimiz belli ama Türkiye’de eğer savcı varsa eğer kolluk varsa Türkiye yönetiliyorsa; eğer Türkiye’den birileri kalkıp, Türkiye Cumhuriyeti pasaportu ile gidip Gazze‘de insanlık suçu işliyorlarsa zaten çoktan harekete geçmiş olması gerekir. Eğer değilse, birileri bulanık suda balık avlıyordur, birileri halkı kin ve nefret üzerinden tahrik ediyordur bu da çok tehlikelidir. Dolayısıyla hukuka, adalete en azından Türkiye’nin kolluk güçlerine inanmak zorundayız. Bu yasamanın işi değildir ama eğer kaygıları varsa bu sözleri AKP grubuna, saraya ve Adalet Bakanı ile İçişleri Bakanı’na söylemeliler. Yanlış yerde konuşuyorlar" değerlendirmesinde bulundu.

'MİLLETİMİZİN KABUL EDEBİLECEĞİ BİR DAVRANIŞ DEĞİLDİR'

Saadet Partisi adına söz alan Grup Başkanvekili Bülent Kaya ise kanun teklifini desteklediklerini vurgulayarak, "İsrail’in soykırım suçu işlediği uluslararası hukuk tarafından da kayıt altına alındığı bir dönemde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan herhangi bir kişinin bu soykırım suçuna iştirak etmesi milletimizin asla kabul edebileceği bir davranış değildir. Dolayısıyla elbette ilgili kişilerin bu soykırım suçuna iştirak edip etmediği bir yargılama sonucunda ortaya çıkmış olacaktır. Biz de bu kanun teklifini desteklediğimiz ve evet oyu vereceğimizi grubumuz adına da ifade etmiş oluyoruz" dedi.

'ÖNERGE KABUL EDİLDİ'

Meclis Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu gündemine alınıp alınmamasına ilişkin oylama yaptı. Yapılan oylama sonucunda teklif kabul edilerek Meclis gündemine alındı. (DHA)