Annesinin sesini aylar sonra duyan Muhammed: İnanamadık, ağladık
İstanbul'da yaşayan 47 yaşındaki Suriye uyruklu Abır Sabsoub, 3 ay önce beyin kanaması geçirdi. Acil ameliyata alınan kadın, uzun süre yoğun bakımda kalarak entübe edildi. Ölümden dönen hastada beyin kanamasına bağlı solunum darlığı oluştu. Rahat nefes alması için gırtlağında delik açılan Sabsoub, bu kez sesini kaybetti. Konuşamayan Sabsoub, operasyonu riskli olduğu için 2 ay sesi çıkmadan hayatına devam etti. En sonunda Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç Dr. Erkan Yıldırım'a ulaşıldı. 31 Mayıs'ta 1 buçuk saatlik operasyon geçiren kadının nefes borusuna stent takıldı. Sesine yeniden kavuşan Sabsoub, "Kendimi ölmüş gibi hissediyordum. Çocuklarım tekrar konuşmaya başladığımı duyduklarında inanamadı. Sesim gittikçe yükseliyor, çok mutluyum" dedi.
Türkiye’ye 12 yıl önce ailesiyle gelen 47 yaşında, 7 çocuk annesi ev hanımı Suriye uyruklu Abır Sabsoub, 3 ay önce beyin kanaması geçirdi. Geçirdiği beyin kanaması sonrası ameliyata alınan kadın, uzun süre yoğun bakımda kalarak entübe edildi. Entübasyona bağlı olarak solunum yolunda ciddi bir darlık oluşan Sabsoub’un, solunum yolundaki darlık nefes almasını engellediği için trakeostomi (boğazda delik açılması) yapıldı. Trakeostomi olayı ses tellerinin hemen alt kısmında olduğundan ve ses tellerine akciğerlerden hava gelmediğinden orada bir titreşim oluşamadı ve hasta konuşma yetisini kaybetti. Ayrıca Sabsoub, yemek yemede ve yutkunmada da zorluk yaşadı. Birkaç kez deliğin kapatılması denense de başarılı olunamadı ve Hisar Intercontinantal Hospital’dan Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç Dr. Erkan Yıldırım'a ulaşıldı. Ameliyata alınan hasta kadının, trakeostomi kanülünün hemen üst tarafındaki darlık genişletildi ve bronkoskop denilen özel aletlerle aşağıya kadar inip aynı trakeostomi kanülü çıkartıldı. Çıkartılan kanül sonrası o bölgeye stent konuldu. 31 Mayıs'ta 1 buçuk saatlik operasyon geçiren Sabsoub, stent takılmasıyla tekrar eski sağlığına kavuştu.
“ESKİDEN ÖLMÜŞ GİBİ HİSSEDİYORDUM HİÇ KONUŞAMIYORDUM”
Yaklaşık 2 ay konuşamadığını belirten Abır Sabsoub, çocuklarının tekrar konuşabildiğini duyduğunda çok mutlu olduklarını ifade ederek “Ameliyattan önce nefes darlığı çekiyordum. Nefes alamıyordum, konuşamıyordum, sıkıntılı bir durumdaydım. Yaklaşık 2 ay konuşamadım. Ameliyat gayet iyi geçti. Çocuklarım tekrar konuşmaya başladığımı duyduklarında inanamadılar. Çok sevindiler, mutlu oldular. Eve geldiğimde bana nasılsın diye sordular ben cevap verince şaşırdılar. Çok güzel bir andı. Sesim gittikçe yükseliyor, eskiden ölmüş gibi hissediyordum hiç konuşamıyordum. Ameliyattan hemen sonra konuşabildim, ben de nasıl böyle konuşabildiğime şaşırdım, çok mutluyum” diye konuştu.
“AMELİYATTAN ÇIKTIKTAN HEMEN SONRA KONUŞMAYA BAŞLADI, ÇOK ŞAŞIRDIK”
Annesinin hastalık sürecini anlatan 28 yaşındaki Muhammed İbrahim Attnalı, annesinin 3 ay önce geçirdiği beyin kanaması nedeniyle ameliyat olduğunu ve nefes darlığı medyadan geldiğini ifade ederek “Nefes darlığı dolayısıyla boynunda bir delik açıldı çünkü nefes alamıyordu. Delik açıldıktan sonra da nefes darlığı devam etti. Beyin kanaması ameliyatı geçirdikten sonra hiç sesi çıkmıyordu. Yaklaşık 2 ay konuşamadı. Ameliyat gayet iyi geçti. Fazla sürmedi ve ameliyattan çıktıktan hemen sonra konuşmaya başladı. Çok şaşırdık ve sevindik. Hemen konuşmasına inanamadık, duyunca ağladık. Çünkü 2 aydır konuşamıyordu. Bu yüzden çok sevindik. Kardeşlerim annem eve geldiğinde annemin konuştuğunu görünce anneme sarıldılar çok mutlu oldular. Annem şimdi daha iyi sesi gittikçe yükseliyor. Herhangi bir sorunu yok nefes rahat alabiliyor. Hastane çok iyiydi anneme çok iyi baktılar, doktorumuz çok iyiydi, herkese tavsiye ederim” dedi.
“BU GERÇEKTEN KOMPLİKE BİR HASTA”
Göğüs Cerrahisi Uzmanı Doç Dr. Erkan Yıldırım sürecin komplike ve zor bir süreç olduğunu belirterek “Hastamız beyin kanaması geçirip acil şartlarda hastaneye gidip beyin kanaması ameliyatı olup daha sonra da uzun süre yoğun bakımda kalmış. Genel durumu toparlayınca gönderilmiş. Ama ondan sonraki süreçte hem beyindeki sorunlardan hem de solunum sıkıntısından dolayı 2 defa daha yoğun bakıma girerek entübe edilerek takip edilmiş. Bize geldiğinde düşkün, ağrısı, arada ateşi ve enfeksiyon bulguları da olan bir hastaydı. Elbette trakeostomi kanülü takılı olduğu için konuşamıyor, yutmada bazen sorunlar yaşıyor ve iletişim kurmada sorun yaşıyordu. Bu hastamız neredeyse 3 aydır kendi sesini duymuyordu. Bu gerçekten komplike bir hasta ve işlem ve prosedür de oldukça komplike. Biz onun planını yaptık. Anestezi hocamızla tekrar hastayı gördük. İşlemden önce 3 defa hastayı değerlendirdik. Sonra da hasta bu süreci kabul edince hastanemize yatırdık. Ameliyat öncesi hazırlıklarını yaparak ameliyata aldık” dedi.
“RİSKLİ BİR AMELİYAT”
Hastalığın riskleri hakkında konuşan Doç Dr. Yıldırım, “Ameliyattan ertesi günkü muayenede hastamız oturuyor ve konuşabiliyordu, sesini artık çıkartabilir bir durumdaydı. Genel durumu da daha iyiydi. 3 gün takip ettikten sonra hasta konuşur vaziyetteydi. Hem yakınları hem kendisi mutlu bir şekilde evine gitti. Riskli bir ameliyat çünkü bazen çok ciddi ödem gelişebiliyor. Bu darlıklar bazen çok sert oluyor. Açılamayabiliyor. Hem balonla hem de rijit bronkoskopla genişletilebildi. Eğer bu olmasaydı cerrahiyle o bölge açılacak ve darlık olan kısım en az 2-3 santim gerekirse 4 santim çıkartılarak yeni bir nefes borusu yapılacaktı. Ama o seçeneğe ihtiyaç kalmadı bu hastamız için” ifadelerini kullandı.
“SESİNİ ÇOK RAHAT VE DAHA GÜR DUYUYORUZ”
1 yıla kadar stentin takılı kalacağını belirten Doç Dr. Yıldırım, “Nefesini kendi alabilir hale gelip kendisi de konuşabilir hale geldiği sürede yutma refleksi ve boyundaki kasları da güçlendi. Sesini çok rahat ve daha gür duyuyoruz. Yutma refleksinde, su içmede, nefes almada şu anda herhangi bir sıkıntısı yok. Takiplerimizde biz birinci, üçüncü, altıncı ayda tekrar bir endoskopi yapacağız ve bir yıla kadar stenti yerinde tutacağız. İhtiyaca göre stendi daha sonra çıkaracağız” diye konuştu.
“STENT SAYESİNDE HASTA HEM BOĞAZINDAKİ DELİKTEN HEM DE DARLIKTAN KURTULMUŞ OLDU”
Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Prof. Dr. Yakup Tokmak ise gerçekleştirdikleri ameliyat hakkında bilgi vererek “Hastamız uzun süre yoğun bakımda yatıp entübe bir şekilde takip ve tedavileri yapılmış. Entübasyona bağlı olarak solunum yolunda ciddi bir darlık oluşmuş. O darlık nefes almasını engellediği için hastaya boğazından delme dediğimiz trakeostomi açılmış ve o şekilde hasta taburcu edilmiş. Birkaç defa deliğin kapatılması denenmiş ama onun üst tarafındaki ses tellerinin hemen altındaki darlık çok ciddi olduğu için bu kapatılamamış. Kapatılamaması üzerine de hasta o şekilde taburcu edilmiş. Hasta bize geldiğinde o haldeydi. Biz hastayı trakeostomi alanından uyuttuk. Göğüs cerrahi ekibimizle birlikte trakeostomi kanülünün hemen üst tarafındaki darlığı genişlettik. Orayı genişletildikten sonra da bronkoskop dediğimiz özel aletlerle beraber aşağıya kadar inip aynı trakeostomi kanülünü çıkarttık. O kanül çıktıktan sonra da bronkosop cihazından havalandırmaya devam ettik ve görüntü alarak göğüs cerrahi ekibimiz tarafından hastanın önce oradaki darlıkları genişletildi daha sonra da o bölgeye stent konuldu. Stent sayesinde hasta hem boğazındaki delikten hem de darlıktan kurtulmuş oldu. Ameliyattan yaklaşık 15-20 dakika sonra hastamızı uyandırdık. Takiplerinde de anestezi açısından da herhangi bir sıkıntı görmedik ve hastamız sağlıkla taburcu oldu” ifadelerini kullandı.
“HASTA BİZE KONUŞAMADIĞI HALDE GELDİ”
Prof. Dr. Tokmak, gırtlaktan delme yani trakeostomi olayı ses tellerinin hemen alt kısmında olduğunu ses tellerine akciğerlerden hava gelmediği için orada bir titreşim olmadığını ve hastanın bu nedenle konuşamadığını belirterek “Hasta bize konuşamadığı halde geldi. Biz trakeostomi kanülünü çıkartıp o bölgede stent denilen özel aletlerle beraber genişleme sağlanıp, ses tellerine akciğerlerden havanın gelmesi sağlandığı için hasta daha sonra konuşur duruma geldi. Hatta ilk zamanlarda sesi çıktığı an kendisi de şaşkınlık yaşadı” dedi.
Hastanın içinde bulunduğu durumun hastanın yemek yemesini de bir miktar etkileyebileceğini belirten Prof. Dr. Tokmak, “Oradaki gırtlaktan delinen kanülün orada durabilmesi için bir parçası var o da yemek borusuna baskı yaptığı için hastanın yutkunmasını engeller. Hatta yutarken bazen akciğerlere gıda gitmesi konusunda hasta çok tedirgin olur. Hastaların beslenmesi de sıkıntılı olur. Bu yapmış olduğumuz cerrahi müdahaleyle birlikte bunların da önüne geçilmiş oldu, hasta normal günlük beslenmesini yapıyor” ifadelerini kullandı.
“EN RİSKLİ HASTA GRUPLARIMIZDAN BİR TANESİ”
Prof. Dr. Tokmak, en riskli hasta gruplarından biri olduğunu ifade ederek “Çünkü hem hastalığın düzeltilmesi gereken yeri solunum yolunda hem de biz anestezi esnasında hastaları uyuttuğumuz için solunum yolunun tamamen bizim kontrolümüzde olması gerekiyor. Göğüs cerrahi ekibimizle uyumlu bir şekilde planımızı yaptık ve operasyonun gidişatını yönettik ve herhangi bir komplikasyon, sıkıntı yaşamadan ameliyatımızı bitirmiş olduk. Hastamızı uyandırdık. Ameliyatsa yaklaşık bir buçuk saat sürdü” diye konuştu.