VÜCUTLARINA ZİNCİRLE VURDULAR
Kerbela şehitlerini anmak için sabah saatlerinde Hz. Ali Camisi önünde toplananlar, ellerinde Türk bayrağı ve Hazreti Ali'nin posterleriyle yürüdü. Grup, Faikbey Caddesi'nden Kars Şehitliği önüne kadar mersiyeler eşliğinde sine dövüp, vücutlarına zincir vurdu. Anma programına katılanlar, Garnizon Şehitliği ziyaretinin ardından Yeni Mahalle Mezarlığı'na yürüdü. Yeni Mahalle Mezarlığı önünde de deste gruplarının zincirlerle dövünmeleri, sine vurmaları devam etti.
Mezarlık ziyareti ve Kuran-ı Kerim okunan etkinliğe katılanlara pasta, simit, poğaça, su ve çay ikramında bulunuldu. Birçok iş yerinin kaldırımda açtığı ikramları tadanlar hayırlarının kabul olması için dua etti.
KERBELA OLAYI NEDİR?
Hz. Hüseyin’e mektup yazarak kendisine bağlılıklarını bildirdiler ve onu Kûfe’ye davet ettiler. Hz. Hüseyin, kendisini Kûfe’de kalabalık bir grubun beklediğini düşündüğünden bu daveti kabul etti ve Kûfe’ye gitti.
Yanına ailesini de alarak Kûfe’ye giden Hz. Hüseyin’in ordusu ile Yezid’in ordusu Kerbela’da karşılaştı. Hz. Hüseyin’in ailesi ile beraber ordusu 72 kişiydi. Yezid ise 4500 kişi ile Hz. Hüseyin’in karşısına çıktı.
Hz. Hüseyin ve Emevi ordusu arasındaki savaş Bağdat'a 100 kilometre uzaklıktaki Kerbela'da başladı. Hz. Hüseyin’e biat ettiklerini söyleyen civar halkların orduları Yezid’in tarafına geçti. Böylelikle içinde çocuk ve kadınların bulunduğu 72 kişi ile Hz. Hüseyin yalnız kaldı
Su kuyularını ve Fırat’ın önünü kesen Yezid Hz. Hüseyin ve beraberindekileri çölde susuz bıraktılar. Kadın ve çocukların susuzluktan bitap düşmelerinin yanında, erkekler de susuzluktan takatten düşmüşlerdi. Ancak Yezid’in zalimce üzerlerini geldiği anda her biri savaşmış ve bir tür soykırım olarak tarihe geçen bu saldırıda her biri şehid olmuşlardı. İslam Peygamberi’nin torunları ve soyunu devam ettirecek kişiler şehit edilmişlerdi. Sadece Kerbela geçirilen her gün bir oğlunu çadırda bırakan Hz. Hüseyin 10 Muharrem günü sırası onda olmamasına rağmen hasta olduğu için Zeynelabidin’in geride bırakmıştı.
Kundaktaki bebeği ile yola devam eden Hz. Hüseyin bebeğini kaldırıp göstererek savaşmayacaklarını söylemiş olsalar da gözü dönmüş Yezid kundaktaki bebeği dahi şehit etti.
Askerler giderek çemberi daraltmaya ve kadınların ve çocukların bulunduğu çadıra doğru yaklaşmaya başlamışlardı. Hüseyin kılıç ve kalkanının alıp son gücüyle saldırdı. Birçoğunu tepeledikten sonra aldığı 33 kılıç yarası ve 34 darbeyle onu yere yıktılar. Kimsenin kafasını kesmeğe cesaret edemediğini gören Şimr, hemen kılıcını çekip Hüseyin’in kafasını gövdesinden ayırdı. Askerler gerek Hüseyin’in başsız bedenini ve gerekse çadırdaki karısı, kızı, oğlu ve yakınlarının karısı çocuklarını yağmaladılar. Hüseyin’in kesik başını alan Şimr, hasta olduğundan savaşa katılamıyan oğlu Ali (Zeynelabidin) ve kadınlarla çocukları çıplak develere bindirip kafile halinde Şam’da haber bekleyen Yezid’e götürdü.