Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Hatay ziyaretini Samandağ ilçesinde noktaladı. İçinde Hz. Hızır Türbesi’ni de barındıran Samandağ Parkı’nın İBB’nin katkılarıyla baştan aşağı yenilenmesi ve hizmete açılması nedeniyle düzenlenen törende, İmamoğlu ve Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay birer konuşma yaptı. Konuşmasına, “Kesinlikle bu moloz yığınını, bu memleketin üstüne yığılan moloz yığını hep beraber kaldıracağız” sözleriyle başlayan İmamoğlu, Samandağlılara özetle şunları söyledi: 

“BİZDEN TEK ŞEY İSTİYORSUNUZ: SÖZLER HIZLICA TUTULSUN”

“Bu büyük acıyı yaşayan siz kıymetli Hataylılara, Samandağlılara ve bütün deprem bölgesindeki insanlarımıza dönük diyorum ki; siz acısı büyük insanlara Allah bizi mahcup etmesin. Çünkü bu büyük acıdan sıyrılmak, ayağa kalkmak, hep beraber yine o eski günlerden daha iyi günlere kavuşmak, koşmak için büyük bir mücadele vereceğiz. O mücadeleyi verip, buradaki çocuklarımızın gözünde hiçbir endişenin kalmadığı, kendilerini mutlu, huzurlu ve güvende hissettikleri gün, işte biz görevini yapmış insanlar olacağız. Alnımız açık, başımız dik duracağız ve size karşı görevimizi yapmış olacağız. İnşallah o günleri hep beraber yaşayacağız. Ona eminim. Bu bakımdan dilinizde sitem, içinizde hüzün var çoğu zaman. Bunun farkındayım. Dönem dönem o yalnız bırakıldığınız anları yaşadığınızın da farkındayım. Halbuki siz, bizden tek şey istiyorsunuz: Sözler hızlıca tutulsun. Bir an önce sözler yerine getirilsin. Biz de şöyle bakıyoruz meseleye: Depremi yaşadık. 6 Şubat'ta depremi gördük. Çok acı, çok büyük bir sarsıntı. Ama biz bu kadar yıkılmamalıydık. Biz bu kadar yalnız kalmamalıydık. Biz bu kadar tedbirsiz olamayız.”

“BU TÜR KONULAR SİYASİ MALZEME YAPILACAK, ÜZERİNDE TEPİLECEK MESELELER DEĞİLDİR”

Ümraniye’de pankart krizi! Site Yönetimi, Belediye ve Restoran karşı karşıya... Ümraniye’de pankart krizi! Site Yönetimi, Belediye ve Restoran karşı karşıya...

“Bu ülke, özellikle 1999’dan bu yana depremi çok fazla konuştu. 25 yıldır, çeyrek yüzyıldır depremle ilgili tedbir alıyor bu ülke. Ama görüyorum ki; boş geçirdiğimiz, tedbiri memleketimizin her sathına yaydığımız düşüncesi oluşmuştu bizde. Ama ne yazık ki, bu 11 ilimizde gördüğümüz manzara, bizlerin aslında ne kadar hazırlıksız olduğunu yaşattı. Ve açıkçası bu süreç gösterdi ki, özellikle 99 yılından bu yana, ülkemiz bu konuda ciddi adımlar atamadı. Onun için ben diyorum ki; bundan sonra bu tür konular siyasi malzeme yapılacak, üzerinde tepilecek meseleler değildir. Bir canın bile yandığı bu ülke bizi üzüyor bazen. Halbuki biz on binlerce canımızı, insanımızı yitirdik. Şimdi bundan sonra akıl, bilim ve mutlak doğruları yapma bilinci, dayanışma, makamın, sizin seçtiğiniz o makamların bir kişiye, bir siyasi partiye ait olmadığını, millete ait olduğunu ve bu milletin aklının kendine yetebileceğini; bu şehrin, bu ilçenin dahi, o zeki insanlara, beyinleri güçlü insanlara hakkını verdiğinizde, onları dinlediğinizde, inanılmaz güçlü, daha kuvvetli, daha dayanıklı şehirler, ilçeler, beldeler hatta bir ülke var etme konusunda hiç endişe duymamanız gerektiğini herkes öğrenecek.”

“KOLTUĞA OTURAN, EMANETÇİ OLDUĞUNU UNUTMAYACAK”

“Koltuğa oturan, emanetçi olduğunu unutmayacak. Bu ülkede hiçbir konu, bir kişinin iki dudağı arasında olmaz, olamaz. Bakın; burada kutsal bir ziyaret yeri var. Hızır Aleyhisselam’ın huzurunda dua ediyorsunuz, ediyoruz. Her geldiğimizde ziyaret ettik, huzur bulduk, sizlerle maneviyatı paylaştık. Bu güzel ortamın var olması, dün görevde olan Refik Başkan, sevgili arkadaşımla başlattığımız süreç, bugün Emrah Başkan’la vatandaşlarıyla buluşuyor. Öyle değil mi? Koltuğun sahibi ne Refik Başkan ne Emrah Başkan. Onlar emanetçi; benim olduğum gibi. Ama birileri, sanki bu ülkenin başına biri geldi, bir daha gitmeyecek! Yahu Cumhuriyet, 101 yıl oldu kurulalı. Mustafa Kemal Atatürk’ün milletin malı haline getirdiği o koltuktan, geldiği gibi herkes gider, gidecek. Bu demokrasinin kuralı. Onun için doğruları inşa etmeliyiz. Yani Başkanımız, yapılan iyi şeylere teşekkür edecek, eksikler olabilir, tamamlayacak. Yeni işler yapacak, daha güzellerini inşa edecek. Yarınlarda bir başkasına emanet edebilir; beğenirsiniz, devam edebilir. Ama bir gün gelecek, emanet edecek. Hepimiz faniyiz.”

“İKİ DUDAĞIN ARASINA SIKIŞIRSAK…”

“Bu ülkede, 101 yıldır, özellikle cumhuriyet, demokrasi, hak, hukuk, adalet, eşitlik, özgürlük mücadelesi veriliyor. Bütün bunları niye anlatıyorum? Şundan: Bunları yaparsak, bu insanlar, bu güzel insanlar, işte o depremde yıkılmaz. Niye biliyor musunuz? Bize bu doğru yolu gösteren bu özgürlük akıl, bize bilimi de söyler, ilimi de söyler, tekniği de gösterir. Ama iki dudağın arasına sıkışırsak, ‘benim dediğim olur’ denirse, bu ülke ihmal edilir, köşeye sıkışır. ‘Milletin değil, benim dediğim olur’ anlayışıyla hareket eden insanlar, milletten bağı kopar. Önceliği millete icraat olmaz. Aynı zamanda, ‘benden mi değil mi’ diye millete bakanlar, millete hizmetten uzaklaşır. İşte ekonomiyi altüst edersin, enflasyonu yükseltirsin, eğitimde insanları mutsuz edersin, emekliyi mutsuz edersin, gençlerin bu ülkeden umudunun kesilmesine sebep olursun. Adaleti, hukuku, o özellikle hukukun kuvvetler ayrılığını ortadan kaldırır, bu memlekette bir kaosu ortaya koyarsınız. Biz ne istiyoruz biliyor musunuz? Biz, işte tam da Hızır Aleyhisselam Parkı gibi güzel bir vatan istiyoruz kardeşim. Cennet bir vatan istiyoruz.”

“BU HİZMETLER, OY HESABI İÇİN YAPILMAZ”

“O acı günün ilk günlerinde, AFAD'ın bize Hatay'a görevlendirmesiyle koşup geldiğimiz İstanbul olarak, Hatay'dan hiç ayrılmadık; ayrılmayacağız. Depremin hiçbir bölgesinden ayrılmadık, ayrılmayacağız. İstanbullular adına, İstanbulluların vicdanı, adaleti adına burada hizmetlerimizi yaptık, yapmaya devam edeceğiz. Ve işte bugün, Kırıkhan'da çok güzel bir liseyi hizmete açtık. Hayırlı uğurlu olsun. Evlatlarımıza orada Allah zihin açıklığı versin. Yine bugün Defne'de yaptığımız törenle, Hatay'a tam 23 tane önemli iş makineleri kazandırdık. 1000 adet çöp konteyneri bıraktık. Ki onun bir bölümü de Samandağ'da Başkanımızın hizmetine geçti. Samandağ'a da hayırlı uğurlu olsun. Ama en güzeli; işte pırlanta gibi bir parkı, çok modern spor alanlarıyla, yeşil alanlarıyla, çocuk oyun alanlarıyla, otoparklarıyla, piknik alanlarıyla çok güzel bir alanı, hemen bu kutsal alanın yanı başında, Hızır Aleyhisselam’ın da ismini taşıyan haliyle Samandağ'a hediye etmenin gururunu yaşıyorum. O da hayırlı uğurlu olsun. Bu hizmetler, oy hesabı için yapılmaz, yapılamaz. ‘Bana oy verenler, vermeyenler’ diye ayrım yapılmaz, yapılamaz. Efendim, Kırıkhan'da az veriliyor, Samandağ'da ok veriliyor denmez. Bu memleketin her parçası bize ait. Bu ülkenin 786 bin metrekaresi bize ait. Ama aynı zamanda 86 milyon eşit hissedarı olduğu, her birimiz birbirimizden farklı olmayan bu ülkede yaşıyoruz. Onun için, bu ülkenin hiçbir bölgesini, hiçbir insanını birbirinden ayırmadan yol yürüyoruz. Onun için buradayız, olmaya devam edeceğiz.”

İKTİDARA SESLENDİ: “GEÇİCİ VE FANİ OLDUĞUNUZU UNUTMAYIN”

“Bir kısım haksızlıkla, hukuksuzlukla uğraşıyoruz. Bizleri üzüyorlar. Bu cennet vatanın demokrasi anlayışına yakışmayan, milletin iradesine karşı duran, haksız, hukuksuz ve özellikle kayyum uygulamasıyla insanların hakkına, hukukuna müdahale eden müdahale eden o anlayışa karşı, size söz veriyorum; bu kardeşiniz demokrasi için, hukuk için, adalet için, insan hakları için, özgürlük için sonsuz mücadele vermeye çok kararlı. Bu ülke, bütün hücrelerine kadar cumhuriyete de inanıyor, demokrasiye de inanıyor. Bu ülkede büyük bir çoğunluk, bu ülkenin her bireyine eşit davranılmasını istiyor. Hakkın ve hukuk önde olmasını istiyor. Dolayısıyla buradan sesleniyorum: Bu ülkenin yöneticileri, bu ülkenin başında duran ve bir kısım görevlerde olan insanları, bu ülkenin yargısında birtakım hükümleri veren insanları, bu ülkenin mülkü amirleri, idarecileri, müdürleri… Geçici ve fani olduğunuzu unutmayın. Bu milletin hukuk, adalet bilincine yakışan kararlar almak zorunda olduğunuzu unutmayın.”

“BU MİLLET, TEHDİT EDENE BOYUN EĞMEZ”

“Bu millet, tehdit edeni sevmez. Bu millet, tehdit edene boyun eğmez. Ben, bu milletin gücüne görüyorum ve ona inanarak, o kudretle konuşuyorum. Onun için, gelin, 101 yıllık Cumhuriyete yakışan, hak, hukuk, adalet inancına sahip bu millete yakışan kararlar alın. O kararları uygulayın. Efendim birini tutukla, meclis üyelerini belediyeye sokma… Bu insanlar, bu millet bunu yemez kardeşim. Gerektiğinde sandıkta hesabını sorar. Gerektiğinde, günü gelir adalet tesis edilir. O adalet, hukuki yöntemlerle, hukuksuz davrananlardan hesap sorar kardeşim. Dolayısıyla neymiş? Ekrem'i, bir davadan dolayı siyasi yasaklı yapacaklarmış. Vız gelir tırıs gider Neymiş? Ekrem'i oradan, buradan, şuradan kuşatacaklarmış. Efendim, uydurma belgelerle operasyon yapacaklarmış da şuymuş, buymuş; vız gelir tırıs gider kardeşim. Dolayısıyla sevgili dostlarım; kendinize güvenin. Ben kendime güveniyorum. Siz de kendinize güveniyor musunuz? Kendinize güvenin. Bu millet, öyle bir kişinin partizanlığına, siyasi baskısına boyun eğmez.”

“YOL YAKINKEN KENDİNİZE GELİN”

“Onlara da diyorum ki; yol yakınken kendinize gelin. Bu milletin önüne böyle kötü bir güzergah çizmeyin. Şu güzel evlatlarımıza yakışan, onların güzel bir ülkede yaşamasına vesile olan bir süreç tasarlayın. Zaten günü geldiğinde gideceksiniz. O gün de çok yakındır. Unutmasınlar. Bu kadar net. Bu duygularımı Samandağ'daki güzel hemşehrilerimle, demokrasi bilinci yüksek hemşehrilerimle paylaşıyorum. Çünkü, sizin demokrasi inancınızı biliyorum. Bu güzel sahil parkı Hatay'ımıza, Samandağ'ımıza hayırlı, uğurlu olsun. İnşallah ben size ve bu memleketin birçok beldesine ama İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı kimliğimle ama Türkiye Belediyeler Başkanı kimliğimle ya da adı ne olursa olsun size güzel hizmetler yapmayı, Yaradan, bize nasip etsin.”