İzmir İş Dünyası Buluşması’nda konuşan Başkan Tunç Soyer, geleceğin sanayi ve ticaret politikasının sosyal, siyasal, ekonomik ve ekolojik olmak üzere birbiriyle ilişkili dört ana reform üzerinde yükselmesi gerektiğini vurguladı.İZMİR (İGFA) - İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ın da katıldığı İzmir İş Dünyası toplantısında konuştu. İzmir Ticaret Odası’nda yapılan toplantıya İzmir Valisi Dr. Süleyman Elban, Önceki Dönem Gençlik ve Spor Bakanı ve AKP İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu, İzmir Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli, Ege Bölgesi Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar, İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener ile siyasi partilerin temsilcileri ve çok sayıda iş insanı katıldı. 

Yüz yıl sonra bugün dünyamız yeniden bir krizler çağının içinden geçiyor Programda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Yeni kurulacak Cumhuriyetin iktisat politikalarının belirlendiği İzmir İktisat Kongresi henüz Lozan Antlaşması’nın imzalanmadığı sancılı bir süreçte toplandı. Yüz yıl sonra bugün dünyamız yeniden bir krizler çağının içinden geçiyor” dedi.

Ortak akıl vurgusu İzmir’den ortak akıl ve iradeyi ortaya koyacak yeni ve güçlü bir ses vermek üzere Mart ayında İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi’ne ev sahipliği yaptıklarını ifade eden Başkan Tunç Soyer, “Aynı 100 yıl önce düzenlenen İzmir İktisat Kongresi’nde olduğu gibi işçi ve çiftçi temsilcilerinin yanı sıra tüccar, sanayici ve esnaf temsilcilerini de İzmir’de ağırladık. Sadece İzmir’den değil, Anadolu’nun ve Trakya’nın dört bir yanından gelen iş insanları örgütleri, ticaret ve sanayi odaları, esnaf ve sanatkar odaları, genç iş insanları dernekleri, işçi sendikaları ve çiftçi kuruluşlarıyla bir araya geldik. Yüz yıl sonra yeniden muhteşem bir İzmir ve Türkiye imecesini hep birlikte gerçekleştirdik. İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi hepimize bir kere daha şunu hatırlattı. Ülkemiz ve dünyadaki koşullar her ne olursa olsun ortak aklı ve iradeyi hakim kılmak ve geleceğe güvenle bakmak için birçok sebebimiz var” diye konuştu. 

Geleceğin Türkiye’sini inşa edecek olanlar genç nesillerdir Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat’ı İzmir’de ağırlamaktan memnuniyet duyduklarının altını önemle çizen Başkan Soyer, “Ortak aklı hâkim kıldığımız müddetçe geleceğe dair iyimseriz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılından beklentimiz yüksek. Fakat geleceğin Türkiyesi’ni inşa edecek olanlar bizler değil, yaratıcı düşüncenin kaynağı, zamanın ruhunu yakalamış genç nesildir. Bu ülkenin en iyi okullarından mezun olmuş, en iyi yetişmiş genç zihinlerini Avrupa ülkelerine, yurtdışına kaybetmeye devam ettiğimiz sürece iyimserliğimiz bu hakikatin gölgesi altında kalacak. Hangi kalkınma stratejisine, kapsamlı, kapsayıcı vizyona sahip olursak olalım, biz gençlere adil ve özgür bir ortam sağlayamadığımız müddetçe katma değeri yüksek üretim yapan, küresel rekabette güçlü, ülke olarak dünyanın en gelişmiş on ekonomisi arasına girdiğimiz bir geleceği inşa etmemiz oldukça güç” dedi.

Dört ana reform üzerinde yükselecek Ekonominin ancak eğitimle, adaletin ise ülkemizin tüm kurumlarını kapsayacak bir dizi yapısal dönüşümle güçlenebileceğini söyleyen Başkan Soyer, sözlerine şöyle devam etti: “Küresel iklim krizinin kaçınılmaz bir sonucu olarak bu sürecin aynı zamanda bir yeşil dönüşüm seferberliği olarak tarif edilmesi gerekiyor. Çünkü artık çok iyi biliyoruz ki ekoloji ve ekonomi arasında ses benzerliğinden çok da büyük bir yakınlık var. Doğanın korunmasını esas almayan bir ekonomik kalkınmanın kalıcı ve sürdürebilir olması da mümkün değil. İkinci Yüzyılın İktisat Kongresi Sanayici, Tüccar ve Esnaf Grubu Bildirgesi’nde belirttiğimiz gibi İktisadi planlama, doğası gereği bütüncül, kapsayıcı ve stratejik olmalıdır. Geleceğin sanayi ve ticaret politikası sosyal, siyasal, ekonomik ve ekolojik olmak üzere birbiriyle ilişkili dört ana reform üzerinde yükselecektir. Cumhuriyetimizin yeni yüzyılına girerken hepimizin üstüne düşen ödev işte tam da bu. Sanayi ve ticaretin istikrarlı gelişimi için hiçbir ayrım gözetmeksizin toplumun tüm kesimlerini ve doğayı da kucaklayan yepyeni bir toplumsal mutabakat tesis etmek” ifadelerini dile getirdi. 

İzmirli esnaf ve sanatkârlar için 100 milyon liralık bir finansman Ticaret Bakanı Prof. Dr. Ömer Bolat ise iki müjdeden bahsetmek istediğini belirterek “Gelirken Halk Bankası ve Türkiye Esnaf Sanatkârlar Kefalet Kooperatifleri Birliği ile görüştüm. Zaten 21 yıl boyunca ve özellikle 2022'de bütün Türkiye'deki esnaf -sanatkârlara çok ciddi finansal destekler sağlandı ama ekstra olarak İzmir'i ziyaretimiz vesilesiyle İzmirli esnaf ve sanatkarlar için 100 milyon liralık bir finansman daha tahsis edildi. Hayırlı, uğurlu olsun. Bu finansman yüzde 15 yıllık finansman maliyetli, 6'şar aylık geri ödemeli ve toplam 5 yıl vadeli olacak. Diğer taraftan Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Merkez Bankası koordinasyonuyla, Merkez Bankamız ihracatçıların finansmana erişimini kolaylaştırmak ve arttırmak için günlük ve reeskont kredi hacmini 1,5 milyar liradan, 3 milyara çıkardı. Bu yaklaşık günde 103, 105 milyar dolarlık bir finansman desteği demektir. Bu da ihracatçılarımıza hayırlı, uğurlu olsun. Dış ticaret açığı ve cari açığı azaltmak için ihracatın arttırılması en büyük hedefimiz. Bunun 2 milyar lirası, Eximbank kaynaklarından günlük olarak tahsis edilecek. 25 Temmuz'da 300 milyon liradan 1,5 milyara çıkarılmıştı. Bugün itibariyle de 1,5 milyardan 3 milyara çıkarılmış oldu. 1,5 ayda 10 kat ihracatçılara finansman desteği sağlanmış oldu. Onlardan da ihracatta yeni hamleler yapmalarını ve pazarlarını arttırmalarını bekliyoruz. İnşallah önümüzdeki günlerde daha güzel haberler, daha başka müjdeler de gelecektir” diye konuştu.

İzmir’in ülkemiz ve dünya ekonomisi açısından yeri ayrı Önceki Dönem Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu ise konuşmasında, “İzmir bir ticaret kentidir. Üretim potansiyeli ve eşsiz güzellikleriyle bir turizm şehridir. Gençlik ve spor şehridir. İzmir’i geleceğe taşımak hepimiz için motivasyon kaynağı olacak. Ekonominin temeli üretimdir. İzmir’in ülkemiz ve dünya ekonomisi açısından yeri ayrı. Bunu güçlendirmek için el birliğiyle yola devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

İş dünyamızın bir diğer ana konusu da finansmana erişimdir EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ise yüksek enflasyon ve finansmana erişim sorunlarına değinerek “Öncelikli çözüm bekleyen konularımızdan biri yüksek enflasyondur. Yeni ekonomi yönetimimiz ile bu konuda ciddi adımlar atılmaya başlandı ve Orta Vadeli Program’da da kararlı bir duruş sergileniyor. Bununla birlikte, Kanuna göre uygun şartları oluşan enflasyon muhasebesine geçilmesi de beklentilerimiz arasında. İş dünyamızın bir diğer ana konusu da finansmana erişim. Ticari kredilere ulaşım zorlaştı. Beklentimiz, kredi talebinin uygun vade, miktar ve faiz düzeyinden karşılanmasıdır” dedi. Yorgancılar vize başvurularında yaşanan gecikmelere de değinerek, “Vize başvurularında yaşanan gecikme, ret veya çok kısa süreli vizeler ile önümüze set çekiliyor. Bu konuda girişimde bulunulması çok önemli” şeklinde konuştu.

Atılacak adımların tavizsiz uygulanmasını temenni ediyoruz İZTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Özgener, enflasyon ile mücadelenin öncelikli hedef olduğunu ifade ederek, “Temmuz ayında Merkez Bankası tarafından açıklanan enflasyon raporuyla başlayan süreçte, faiz artışları, makro ihtiyati tedbirlerin aşamalı olarak kaldırılması ve son olarak Orta Vadeli Programın açıklanmasıyla birlikte ekonomik sorunların doğru teşhisine yönelik rasyonel adımlar atıldığını görüyoruz. Orta Vadeli Program’da mali disiplinin sağlanması, para politikası ve yapısal dönüşümler ana başlıklarıyla belirlenen hedeflerin hayata geçirilmesiyle ilgili atılacak adımların tavizsiz uygulanmasını temenni ediyoruz. Bu hedefleri hayata geçirirken, enflasyonla mücadele hiç kuşkusuz birincil önceliğimiz olacak. Yatırım kararlarını sağlıklı verebilmemiz açısından, enflasyon seviyesini ve para politikasının yönünü bugünden tahmin etmemiz gerekiyor” dedi.

Teşhisi doğru koymak gerek İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli ise, “Bir sorunu ya da hastalığı tedavi edebilmenin temel şartının teşhisi doğru koymak olduğuna inanıyorum. Bu nedenle de açıklanan Orta Vadeli Programı çok önemsiyorum. Seçimden sonra rasyonel politikalara dönüşün ısrarla vurgulanması, mali disiplin yolunda kararlar alınması ve şeffaflık açısından önemli adımlar atılması, bir güven ikliminin oluşması için son derece değerli” diye konuştu.