Erkekler gibi savaşmadın şimdi kadınlar...

Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız?

         Bir ülkenin temellerinin atılması ve yıkılması sırasında iki insan, iki lider ve aradaki fark. İslam tarihinde yer alan Endülüs Emevi Devletinin başlangıcı ve sonu arasındaki derin farkları gösteren tarihten bir sayfayı paylaşmak istedim. İnsan ömrü için uzun, Devletlerin ömrü için kısa sayılacak bir süre zarfında bidayet ve nihayet arasındaki tezat.  Aynı milletten, aynı inanca sahip iki liderin tahmin edilemeyecek seviyede  farklı liderlik özellikleri. Fayda vermeyen son pişmanlık, kendisi ve halkı için geri dönüşü olmayan sonuçları. İnancı uğruna ölmeyi göze alamamak, ölümden beter bir hayat. Liderin önemi ve bir ülke üzerindeki etkileri, doğru yerde ve doğru zamanda doğru hamleyi yapabilmek. Ömrü mücadele ve Kahramanlıkla geçen Şeyh Şamil'e ait bir söz; "sonunu düşünen kahraman olamaz" çünkü artık son gelmiştir, hayat ve ölüm bir nefes ötesi. İki hayat ve iki hikaye; Musa bin Nusayr, Tarık bin Ziyad’ı Endülüs’e gidecek birliklerin kumandanlığına tayin eder. 7000 kişiden oluşan ordunun büyük çoğunluğu Berberiler’den meydana geliyordu. Sebte’den gemilerle İspanya’nın en güneyindeki Calpe bölgesine ulaşan Tarık, fetihten sonra kendi adıyla anılacak olan Cebelitarık’ta 28 Nisan 711 tarihinde karargahını kurar.

        Komutan olarak alınması güç bir karar alarak, örneği olmayan ilk hamlesi gemileri yaktırdı. Düşmanın gücü karşısında askerlerinin korkup da vazgeçmemesi için karaya çıkar çıkmaz tüm gemileri yaktıran Tarık Bin Ziyad bu hamlesiyle savaşın seyrini değiştirdi. "Gemileri yakmak" deyiminin de hikayesini oluşturan bu olay sonrasında yaptığı tarihi konuşmayla askerlerine verdiği cesaretle, savaşta en önde hareket ederek sözü ve icraatıyla, birliği sağladı savaşı kazandı. Yüzlerce yıl Müslümanların hakimiyetinde kalacak Endülüs'ün fethi yapıldı.

       Tarık Bin Ziyad'ın efsaneleşen tarihi konuşmasının bir bölümü : “Arkanızda düşman gibi deniz, önünüzde deniz gibi düşman. Nereye kaçacaksınız? Vallahi sizin için ancak sadakat ve sabır kalmıştır. Düşmanın silahı, teçhizatı ve erzakı boldur. Sizin silah olarak ancak kılıçlarınız, erzak olarak da düşmanın elinden sahip olabileceğiniz vardır. Bunun için muhakkak düşmanı yere sermemiz lazımdır. Biliyorum ölümden korkmazsınız! Fakat ölmek çare değildir. Hedefimiz ölmek değil İslâm'ı yaymaktır. “ Ve sonuç, Kader gayrete aşıktır, azmin zaferi Endülüs Devletinin temeli atılmıştır.

       Yıllar sonra ise Endülüs'te İslâm hâkimiyetinin son kalesi olan Gırnata Hristiyanlara teslim edilir. Endülüs Emevi Devleti’nin yıkılarak (2 Ocak 1492) tarih sayfalarında yerini aldığı gündür. Artık yolun sonuna gelinmiştir. Ebû Abdullah Gırnata'dan ayrılırken Elhamra Sarayı'na bakarak ağlamaya başlamış, bunu gören annesi ona, "Erkekler gibi savunamadığın şehir için şimdi kadınlar gibi ağla" demiştir.

       Allah, Türk İslam Alemine doğru zamanda doğru karar alıp, doğru hamle yapmak nasip etsin. Bir işe başlamadan önce inanmak lazım, çünkü inanmış bir insandan daha güçlü bir silah yoktur. Allah yolunda hizmetin küçüğü büyüğü olmaz, her hareket puzzlenin bir parçasıdır. Yaptığın işi küçük görmeden en iyisini yapmaya çalış. Noktayı bir atasözüyle koyalım. Bir mıh bir nalı kurtarır, bir nal bir atı, bir at bir komutanı, bir komutan bir orduyu, bir ordu bir ülkeyi kurtarır.

     Ömer METE