Taha AYHAN-Muhammet BAYRAM/ANKARA, (DHA)- CUMHURBAŞKANI ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Hazırlıkları devam eden kanun teklifiyle köpek bakımevi olmayan yerlerde, hemen bakımevleri kurulacak. Sahipsiz hayvanlar bu bakımevlerinde tutulacak. Ayrıca sahiplenilmeleri için kampanyalar yapılacak. Sahiplenilen hayvanlar kısırlaştırılacak, aşılanacak ve çip takılarak sahibine teslim edilecek, bundan sonra da çok sıkı takip edilecek. Biz istiyoruz ki, barınaklara alınan tüm hayvanlar sahiplenilsin" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, bugün 1071'le başlayan fetihler zincirinin altın halkası olan İstanbul'un fethinin 571'inci seneyi devriyesini milletçe idrak ettiklerini belirtti. Erdoğan, daha 21 yaşında, askeri ve siyasi dehasıyla, birinci sınıf mühendisliğiyle abidevi kişiliğiyle, ilmiyle, cesaretiyle İstanbul’u milletimize armağan eden Fatih Sultan Mehmet’i ve ordusunu bir kez daha rahmetle yad ettiğini söyledi. Erdoğan, siyasi hayatının hiçbir safhasında, İstanbul'a şehirlerden bir şehir olarak bakmadıklarını, bugün de bakmayacaklarını belirterek, "İstanbul, her şeyden önce, bize ecdadın, bize Fatih Sultan Mehmet Han’ın, bize o kutlu ordunun tüm neferlerinin, şehit ve gazilerinin emanetidir. İstanbul, milletimizin göz bebeğidir. İstanbul’a hizmet ederken hep bu şuurla hareket ettik. Ayasofya’yı zincirlerinden kurtarıp, Fatih’in mirasına uygun şekilde, işte bu şuurla tekrar ibadete açtık. Şehrin her karışına eserlerimizle, hizmetlerimizle mührümüzü işte bunun için vurduk. İnşallah aziz İstanbul’umuzu korumaya, kollamaya, güzelleştirmeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.

'6'LI MASA ADAYININ ŞÜPHE BULUTLARINI TEMİZLEMESİ ÖNEMLİDİR'

28 Mayıs 2023 seçimlerinin de 1'inci yıl dönümü olduğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"28 Mayıs seçimleri sonrasında ifşa olan gizli-saklı anlaşmalar, ülkemizin nasıl büyük bir felaketin eşiğinden döndüğünü ortaya koyuyor. Sağda solda vatan-millet-ahlak edebiyatı yapanların; koltuk uğruna, üç kuruşluk siyasi çıkarları uğruna savundukları tüm değerleri nasıl kolayca sattıklarını hep beraber ibretle takip ediyoruz. Daha önce de söylemiştim. Ortaya dökülenler buzdağının sadece görünen kısmıdır. Asıl büyük skandallar, kirli ve sinsi pazarlıklar suyun altında saklıdır. Karanlık noktaları aydınlatacak olanlar, öncelikle dönemin aktörleridir. 6’lı koalisyon masasının Cumhurbaşkanı adayının, hazır bolca da vakti varken, üzerindeki şüphe bulutlarını temizlemesi önemlidir. Türk siyasetini zehirlemek, Türkiye’ye vakit, nakit ve enerji kaybettirecek gereksiz tartışmaların içine ülkemizi sürüklemek yerine, çıksın, milletin zihnindeki soru işaretlerini gidersin. İşaret diliyle ve imalarla konuşmayı bıraksın, her şeyi açık açık itiraf etsin. Biz, kimin kimi hançerlediği meselesiyle bugüne kadar hiç ilgilenmedik. Ama, ucundan kan damlayan o zehirli hançerin, 14-28 Mayıs seçimlerinde milletimizin sırtına saplanmasına da izin vermedik. Milletimizin şahsımıza, partimize ve Cumhur İttifakımıza deruhte ettiği ağır mesuliyetin farkındayız. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak; Türkiye’nin birliğinin, dirliğinin ve aydınlık yarınlarının teminatıyız. Sadece bize oy verenlerin değil, farklı tercihte bulunanların da emanetine sıkı sıkıya sahip çıkıyoruz. 85 milyon vatandaşımızın tamamının güvenine layık olmak için durmadan, duraklamadan koşturmaya devam ediyoruz. Türkiye Yüzyılı’nın inşası için; güçlü, müreffeh ve küresel siyasette iddia ve etki sahibi bir Türkiye için canla başla çalışıyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Pazartesi günkü kabine toplantısı sonrasında hükümetin 1 yıllık karnesini kamuoyu ile paylaşacağını belirtti.

'FİLİSTİN'DEKİ GÖRÜNTÜLERE BAKMAYA CAN DAYANMIYOR'

İsrail'in Gazze’de yürüttüğü soykırımın, milyonlarca sivilin sığındığı Refah bölgesine yapılan saldırılarla çok daha kanlı bir safhaya girdiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önceki gün, güya güvenli bölgedeki sivillerin yaşam mücadelesi verdikleri çadırlara düzenlenen saldırıda en az 45 masum Filistinli şehit edildi. Görüntülere bakmaya can dayanmıyor, kalp dayanmıyor. Bir baba, sadece birkaç aylık, kafası kopmuş bebeğini, çaresizlik içinde, eğer kaldıysa, eğer hala varsa, dünyanın, insanlığın vicdanını gösteriyor. Masum bir bebeğin kafasını kopartmayı, çadırlarında masum sivillerin yakılarak öldürülmesini hiçbir inanç, ne kadar sapkın olursa olsun, hiçbir ideoloji meşru görmez, gösteremez. İçinizde insanlıktan kırıntı kalmadı mı? Hiç mi vicdanınız yok? Hiç mi insafınız yok? Hiç mi değeriniz, sınırınız, haddiniz, hududunuz yok? İnsanlığa bu kadar mı düşmansınız? Kalbinizde merhametin zerresi de mi yok? Yeryüzünde hiçbir din, vallahi şu vahşeti meşrulaştıramaz. Masum bir bebeğin kafasını kopartmayı, çadırlarında masum sivillerin yakılarak öldürülmesini hiçbir inanç, ne kadar sapkın olursa olsun, hiçbir ideoloji meşru görmez, gösteremez. Dünya bir hastanın, bir manyağın, bir psikopatın, Netanyahu denilen kanla beslenen vampirin barbarlığını izliyor. Ey Amerikan devleti; bu kan senin eline de bulaşmıştır. Bu soykırımdan sen de en az İsrail kadar sorumlusun. Ey Avrupa’nın devlet ve hükümet başkanları. İsrail’in bu soykırımına, bu barbarlığına, bu vampirliğine siz de ortak oldunuz. Çünkü sustunuz. Hastane, okul, cami vurdular, sustunuz. Yardım konvoyu vurdular, sustunuz. Gazeteci, doktor, yardım görevlisi vurdular, sustunuz. Hastane bahçelerinden toplu mezarlar çıktı, tepki göstermediniz. ‘Hamas’ diyerek, İsrail’e açık açık destek verdiniz."

Çayırhan'da maden işçilerinin eylemi 3'üncü gününde Çayırhan'da maden işçilerinin eylemi 3'üncü gününde

'BİRLEŞMİŞ MİLLETLER DE RUHUYLA ÖLMÜŞTÜR'

Gazze’de sadece insanlığın ölmediğini, masum yavrular, bebeklerin ölmediğini belirten Erdoğan, "Gazze’de insanlık ölürken, Avrupa’da demokrasi ölüyor, insan hakları ölüyor; ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, kadın hakları, çocuk hakları ölüyor. Bundan sonra, hiçbir Avrupalı çıkıp da, kibirle, parmak sallayarak, üstenci bir dille bize demokrasiden, insan haklarından, ifade özgürlüğünden, basın özgürlüğünden bahsetmesin. İsrail Gazze’de insanlığı öldürdü; Avrupa ise kendi değerlerini öldürdü, kendisini var eden bütün değerleri ayaklarının altında çiğnedi. Yıllardır, bulunduğumuz her uluslararası platformda, hatta Birleşmiş Milletler kürsüsünde 'Dünya 5’ten büyüktür' diye haykırıyoruz. Ey Birleşmiş Milletler; 21’inci yüzyılda, canlı yayınla tüm insanlığın izlediği bir soykırımı durduramayacaksan, sen ne işe yararsın? Eğer dünyanın geleceği 5 ülkenin keyfine kaldıysa, ne gerek var o devasa binalara, o kadar harcamaya, o kadar insanı çalıştırmaya? Bırakınız soykırımı durdurmayı, Birleşmiş Milletler kendi personelini, kendi yardım çalışanlarını dahi koruyamadı. Gazze’de sadece insanlık değil, Birleşmiş Milletler de ruhuyla birlikte ölmüştür" dedi.

'İSLAM DÜNYASI DAHA NEYİ BEKLİYORSUNUZ?'

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam dünyasına da bir çift sözü olduğunu söyleyerek, "Ortak bir karar almak için daha neyi bekliyorsunuz? Tepki göstermek için daha ne olmalı? Gazze sokaklarında şehit naaşlarını köpekler yiyor. İsrailli teröristler, Müslümanların evlerine girip, mahremine girip, yatak odalarından fotoğraf paylaşıyor. Müslüman çocuklar hastanelerde katlediliyor. Bebeklerin boynu koparılıyor. Çadırlarda insanlar yakılıyor. Ne zaman göreceksiniz bunları? Ne zaman tepki göstereceksiniz? Ne zaman bir araya gelip, kararlı bir duruş sergileyeceksiniz? Bu zulümler karşısında İslam İşbirliği Teşkilatı ne zaman etkili, caydırıcı bir politika izleyecek? İslam Alemi, ne zaman Filistinli kardeşlerinin hakkını, hukukunu, canını, onurunu koruyacak? Vallahi Allah bunun hesabını size, hepimize sorar. Bir avuç terörist, İslam coğrafyasının tam merkezinde, tam kalbinde Müslüman soykırımı yaparken görmezden gelene, duymazdan gelene, sessiz, tepkisiz kalana Allah bunun hesabını sorar" diye konuştu.

Barbarlığın Gazze ile sınırlı olmadığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İsrail, uluslararası hukukun kontrolüne girmeden, kendini uluslararası hukukla bağlı görmeden, hiç kimse, hiçbir ülke, hiçbir devlet güvende değildir. Buna Türkiye de dahildir. Bu barbarlık Gazze ile sınırlı mı zannediyorsunuz? Asla ve asla kan içmeye doymayacaklar. Sırtlarını sıvazlayanlar olduğu müddetçe, asla ve asla durmayacaklar. Hukuk ve kural tanımaz bir İsrail; sadece Filistin için, sadece Gazze için değil, tüm insanlık için, dünya barışı için de tehdittir. Netanyahu’nun bugün izinden gittiği Hitler, Amerika ve Sovyetler Birliği’nin ittifakıyla, geç de olsa durdurulmuştu. Daha geç olmadan, Netanyahu ve cinayet şebekesi tamamen kontrolden çıkmadan bu soykırım, bu vahşet, bu barbarlık insanlığın ittifakıyla artık derhal durdurulmalıdır" dedi.

'147, 5'TEN BÜYÜKTÜR'

İspanya, İrlanda ve Norveç'in Filistin’i bir devlet olarak tanımalarının, bu karamsar tablo içinde umutları bir nebze olsun artırdığını aktaran Erdoğan, "Buradan, Filistin’i bir devlet olarak tanıyan, bu insani duruşu, bu cesur duruşu sergileyen tüm dost ülkeleri tebrik ediyorum. Şu an itibarıyla 147 ülke Filistin’i bir devlet olarak tanımış durumdadır. Yani, Birleşmiş Milletler'e üye 193 ülkenin 4’te 3’ünden fazlası Filistin’i egemen bir devlet olarak kabul ediyor. 147 ülkenin ortak kararı, 5 üyeden oluşan Güvenlik Konseyi’nin keyfine bırakılamaz. Tüm dost ve kardeş ülkeleri, bu adaletsizliğe itiraz etmeye davet ediyoruz. Tekrar söylüyorum; Dünya 5’ten büyüktür. 147, 5'ten büyüktür. İnsanlığın ortak vicdanı, 5’ten büyüktür. İsrail şu anda bir başka devletin topraklarını işgal etmektedir. Bu işgale derhal son vermeli, yaptıklarının bedelini de hukuk önünde ödemelidir. Özellikle Batı kamuoyunda bugüne kadar yaptıkları soykırım ve katliamları unutturmayı da başardılar. Ancak bu soykırım unutulmayacak. Ölen bebekleri, çocukları, masum sivilleri dünya unutmayacak. Hastaneleri, üniversiteleri, camileri, kiliseleri, mülteci kamplarını hedef alan bu barbarlık unutulmayacak. Sanatçıları, yazarları, gazetecileri, bilim adamlarını kasten öldüren bu vahşet unutulmayacak. 7 Ekim’den bu yana Gazze’de ve diğer Filistin topraklarında sahnelenen mezalimi asla ve asla unutmayacağız, unutturmayacağız" ifadelerine yer verdi.

'SİYONİZMİN MASKESİ TÜM DÜNYADA DÜŞMEKTEDİR'

Erdoğan, akademisyenler, profesörler, hocalar Siyonist lobinin tüm baskılarına, tüm zorbalıklarına rağmen soykırıma karşı seslerini yükselttiğini söyleyerek, "Bu uğurda ağır bedeller de ödüyorlar. İfade özgürlükleri ellerinden alınmış durumda. Gösteri ve protesto hakları çalınmış durumda. Buna rağmen, okuldan atılma tehdidine rağmen, gençler, Filistin’le dayanışma halindeler. İnsafı, vicdanı, gözü ve kalbi olan nice sanatçı, sporcu, yazar, bilim insanı da, her türlü bedeli göze alarak Gazze’nin sesi oluyorlar. Siyonizmin maskesi tüm dünyada düşmektedir. Özellikle gençler, siyonizmin nasıl barbar, acımasız, kural ve kanun tanımaz bir sapkınlık olduğunu görmeye başlamışlardır. Açıkçası bu da bir devrimdir. Bu devrimin, siyonist sapkınlıktan arınmış bir dünyayı kuracağını umuyor, dünya genelinde Filistin’i, Gazze’yi yüreğinde taşıyan herkese de buradan dayanışma mesajlarımızı gönderiyorum. Türkiye olarak soykırım şebekesinin hukuka hesap vermesi için atılan tüm adımlara çok güçlü destek verdik. Ziyaret ettiğimiz tüm ülkelerde, katıldığımız tüm çok taraflı toplantılarda bu konuyu gündeme getirdik. Uluslararası Adalet Divanı'nda İsrail’e karşı açılan soykırım davasına müdahil olmayı kararlaştırdık. Elimizdeki tüm belgeleri ve bilgileri muhataplarımıza ulaştırıyoruz. İsrail yönetiminin ve siyonist lobinin Adalet Divanını ve yargıçları, açıktan tehdit ederek, baskı altına almaya çalıştığını görüyoruz. Buna, fırsat verilmemelidir. İsrail’in, adaletin tecellisine dair son inanç kırıntısını da yok etmesinin mutlaka önüne geçilmelidir. Soykırım suçluları, insanlığın vicdanında olduğu gibi, hukuk önünde de mahkum edilmeden bölgemize barış gelmez, dünya huzura kavuşmaz" diye konuştu.

'TÜRKİYE'DE DARBELER DÖNEMİ SONA ERMİŞTİR'

Türkiye’deki darbeleri, Filistin davasından ayrı düşünmenin mümkün olmadığını belirten Erdoğan, "Kuşkusuz başka bazı nedenleri de var. Ancak, darbelerin zamanlamasına baktığınızda, Türkiye’nin Filistin ile dayanışmasını kırmaya yönelik olduğunu da net bir şekilde görürsünüz. Kimse zannetmesin ki, mesele sadece Filistin’dir, mesele sadece Gazze'dir. Siyonizmin eli, içerideki işbirlikçileri, içerideki tasmalı piyonları vasıtasıyla, bölgedeki her ülkeye uzanmakta, her ülkeyi karıştırmaya çalışmaktadır. İşte buna biz 'dur' dedik. 15 Temmuz'da sadece FETÖ'cü darbeye değil, Siyonist darbeye de geçit vermedik. Türkiye'de darbeler dönemi sona ermiştir. Yabancı güçlerin ajanlığını üstlenip, ‘Türkiye’yi kurtarmak’ yalanıyla, siyasete müdahale etmeye kalkışanlar, işte 15 Temmuz sonrası olduğu gibi, işte 28 Şubat sonrası olduğu gibi, mahkeme karşısında yaptıklarının hesabını verecek, hapiste yaşlanacaklardır. Milli iradeye kast edilmesine, milletin muazzez iradesinin ipotek ve vesayet altına alınmasına müsaade etmeyeceğiz. Bu vesileyle, bir kez daha, Merhum Menderes, Polatkan ve Zorlu’yu rahmetle yad ediyorum. Onların canlarını vererek başlattıkları demokrasi ve hukuk mücadelesini kararlılıkla sürdürüyoruz" ifadelerini kullandı.

'ELİTLERE DEĞİL HALKA BAKTIK'

Erdoğan, pusulası millete, milletin sesine ayarlanmış siyasetin temsilcileri olduklarını vurgulayarak, "Bugüne kadar rotamızı daima milletimiz belirledi, istikametimizi milletimiz çizdi, siyasetimizin hudutlarını millet tayin etti. Elitlere değil, halka baktık. Bağıranların, çağıranların değil, sessiz yığınların sesi olduk. Tuzu kurularla değil, şehrin çeperlerinde hayat mücadelesi verenlerle yol yürüdük. Sırtını güç odaklarına yaslayanlar için değil, Allah’tan ve devletten başka hiç kimsesi olmayanlar için siyaset yaptık. Ne yaptıysak milletimiz için, milletimizle birlikte yaptık. Ne başardıysak, yine aziz milletimizin güçlü desteğiyle başardık. Biz milletimiz için çalıştıkça, didindikçe, şikayetlerine çözüm buldukça; milletimiz de bize sahip çıktı, desteğini ve duasını bizden esirgemedi. Bugün de aynı hassasiyetle yolumuza devam ediyoruz ve edeceğiz" diye konuştu.

'SON 20 YILDA, 4 MİLYONU AŞKIN KUDUZ RİSKLİ TEMAS, 30 KUDUZ VAKASI TESPİT EDİLDİ'

Türkiye'de 4 milyon civarında sahipsiz köpek olduğu tahmin edildiğini belirten Erdoğan, "Resmi rakam 2 milyon ancak bu konuda sağlıklı bir sayım yapılamadığı için rakamın en az iki kat olduğu var sayılıyor. Bu sayı asimetrik bir şekilde her yıl katlanarak artıyor. Bununla birlikte kuduz tehdidi de aynı oranda büyüyor. Son 20 yılda, 4 milyonu aşkın kuduz riskli temas, 30 kuduz vakası tespit edildi. 2018-2022 yılları arasında, kuduz riskli temas sayısı ortalama 260 bin iken, 2023 yılında bu sayı 438 bine yükseldi. Yine son 5 yılda hayvana çarpma şeklinde 3 bin 534 trafik kazası, 55 ölüm, 5 bin 147 yaralanma vakası gerçekleşti. Bunun ötesinde, çok daha vahim, çok daha acı tablolarla karşılaştık. Ankara Keçiören’de Tunahan çocuğumuz köpekler tarafından parçalandı. Antalya Serik’te Mahra kızımız köpek saldırısından kaçarken kamyonun altında kaldı ve hayatını kaybetti. Bitlis Adilcevaz’da 10 yaşındaki Mustafa evladımız kuduza bağlı olarak maalesef acılar içinde can verdi. Muş’ta, 79 yaşındaki Medine teyzemiz yine köpekler tarafından yaralandı. Daha çok sayıda böyle yürek yaralayıcı örnek var. Hemen her gün başıboş köpeklerin sebep olduğu ya bir saldırı, ya bir yaralanma, ya da bir trafik kazası haberi alıyoruz. Ayrıca sahipsiz köpeklerin, diğer evcil hayvanlara, koyun-keçi sürülerine saldırdıkları ve onları telef ettiklerine dair vakalar var. Yine, koruma altındaki hayvanlara, geyiklere, alacalara saldırdıklarını da görüyoruz" dedi.

'KUDUZ RİSKİNDE TÜRKİYE; ŞU AN AFRİKA VE ASYA ÜLKELERİYLE AYNI RİSKTE'

Gelişmiş hiçbir ülkede olmayan bir başıboş köpek sorunu olduğuna dikkat çeken Erdoğan, "O kadar ki, maalesef, bazı ülkeler, Türkiye’ye gelecek turist vatandaşlarını kuduz ve sahipsiz köpekler için uyarmaya başladı. Kuduz riski açısından Türkiye; şu an Afrika ve Asya ülkeleriyle aynı risk kategorisinde yer alıyor. Bunun yanında, hayvanlardan insanlara bulaşan hastalık riski de giderek yükseliyor. Bizim medeniyetimiz bir merhamet medeniyetidir. Biz, doğum yapacak bir köpek için ordusunun yolunu değiştiren, köpeğe zarar gelmesin diye başına nöbetçi diken bir Peygamberin ümmetiyiz. Canlıya, insan olsun, hayvan olsun, bitki olsun, her zaman merhametle yaklaştık. Vakıf medeniyetimize baktığınızda, hayvanları korumak, hayvanları tedavi etmek, göç eden kuşlara sahip çıkmak adına vakıfların kurulduğunu görürsünüz. Batılıların bitmeyen savaşlarda birbirlerini boğazladıkları bir dönemde, bizim medeniyetimiz, örneğin gurabahane-i laklakan, yani düşkün leylekler evi kurarak, göç eden leylekleri, bunun yanında tüm hayvanları tedavi ediyordu. Defalarca ifade ettim bizim siyaset ilkemiz bellidir; yaratılanı severiz, yaratandan ötürü. En başta, hiç kimse bizim merhametimizi sorgulamasın. Kimse bize merhamet üzerinden ders vermeye kalkmasın" diye konuştu.

'BU ÇIĞLIĞA KAYITSIZ KALMAMIZ DÜŞÜNÜLEMEZ'

2004 yılında Hayvanları Koruma Kanunu’nu çıkardıklarını hatırlatan Erdoğan, "2021 yılında bu yasada değişiklik yaptık, hayvanları mal statüsünden çıkarıp, can statüsüne aldık. Sahipsiz köpek sayısını 'yakala-kısırlaştır-sal' metoduyla çözmek istedik, ama bu bir çözüm olmadı. Veriler bu metodun, dünyanın diğer ülkelerinde de sahipsiz hayvan nüfusunu azaltmadığını gösteriyor. Şu anda bizim artık bu sorunu köklü şekilde bir çözüme kavuşturmamız gerekiyor. Bu meseleyi çözmüş ülke örneklerini inceliyoruz, tüm taraflarla istişare halindeyiz. Tarım Bakanlığımız, tüm boyutlarıyla sahipsiz köpek sorununu uzun bir süredir zaten en ince ayrıntısına kadar çalışmaktaydı. Gerçek şudur; Toplumun çok büyük bir kesimi, bu meselenin bir an önce çözülmesini, sokaklarımızın başta çocuklarımız olmak üzere herkes için güvenli hale gelmesini istemektedir. Bu talebe, bu çağrıya, hatta bu çığlığa kayıtsız kalmamız düşünülemez" ifadelerini kullandı.

'BİZ İSTİYORUZ Kİ, BARINAKLARA ALINAN TÜM HAYVANLAR SAHİPLENİLSİN'

Mevzuatta yapacakları değişiklikle, sahipsiz köpeklerin sahiplenilmesini amaçladıklarına işaret eden Erdoğan, "Bu değişiklikteki yegane hedefimiz budur. Hazırlıkları devam eden kanun teklifiyle köpek bakımevi olmayan yerlerde, hemen bakımevleri kurulacak. Sahipsiz hayvanlar bu bakımevlerinde tutulacak. Ayrıca sahiplenilmeleri için kampanyalar yapılacak. Sahiplenilen hayvanlar kısırlaştırılacak, aşılanacak ve çip takılarak sahibine teslim edilecek, bundan sonra da çok sıkı takip edilecek. Biz istiyoruz ki, barınaklara alınan tüm hayvanlar sahiplenilsin. Özellikle hayvan severlerimizin bu süreçte, barınaklardaki köpekleri sahiplenmek suretiyle daha fazla sorumluluk alacaklarına inanıyoruz. Aynı şekilde belediyelerin, kanunun kendilerine yüklediği görevleri en güzel şekilde yerine getirerek, sürece olumlu katkı sağlamasını bekliyoruz. Eğer bunu başarabilirsek, bir sonraki adıma da ihtiyaç kalmayacağını düşünüyoruz. Böylece, bu önemli sorunu hep birlikte, en geniş mutabakatla, milletimizin arzu ve beklentileri yönünde çözmüş olacağız." (DHA)

Kaynak: dha